Birkaç gün önce Ayvalık’taydım; CHP’li genç işadamı dostum ile yine koyu bir siyasi sohbete dalmıştık.
Dolardaki yükselişin süreceğini söylüyor, hararetle hükümete yönelik eleştirilerini sıralıyordu; birden, “Siz bakmayın benim böyle konuştuğuma; ben öyle, ‘ülke batsın, ama Erdoğan ve AKP gitsin’, diyenlerden değilim. Bu ülke için gerektiğinde canımı veririm” diye ekledi ısrarla…
Aynı gün yine Ayvalık’ta bir başka işadamının ofisinde bir telefon konuşmasına kulak misafiri olunca, aha yine başladı felaket tellalları, diye geçirdim içimden:
ABD’nin vize yasağı haberini ilk duyduğumda, “Dolar biraz kıpırdarsa, al başına belayı” diye düşünmüştüm nedense.
Çünkü kimilerinde Erdoğan ve AK Parti düşmanlığı öyle bir hal almıştı ki; ister ekonomik kriz, ister darbe, ister savaş çıksın, ama Erdoğan ve AK Parti gitsin, gibi sakat bir düşünce vardı.
Her olumsuzluğu, bu sakat düşüncelerinin gerçekleşmesinin habercisi olarak görüyor ve başlıyorlardı kara propagandaya!...