Saul Bernard Cohen’in ‘Geopolitics of the World System’ (Dünya Sisteminin Jeopolitiği) isimli kitabında, “geopolitics” özellikle ülkeler ve bölgeler arası ilişkileri göz önünde tutarak yapılan ve dünya çaplı uygulanan siyaset olarak tanımlanıyor.
Kitap, dünyada kurulmak istenilen yeni düzeni ve çıkar savaşlarını bütün detayları ile açıklıyor. Ülkemizin coğrafi önemi, sorunlu bölgelere yakınlığı nedeniyle karşılaştığı zorluklar ve son yıllardaki stratejik anlamda karşılaştığımız gerileme ve yapılan yanlışlar kitapta açıkça dile getirilmiş.
Kitapta, dünyada düzenin bir türlü oturtulamadığı en önemli yer “Orta Doğu ve komşuları” olarak gösterilmiş. “Middle East Shatterbelt” olarak adlandırılan bu bölgede soğuk savaş döneminde süper güçlerin ciddi çatışmaları söz konusu olmuş. En büyük süper güç olarak kalan ABD’nin bu bölgede yeni bir düzen kurması gerekirken, ABD bu işi eline yüzüne bulaştırdı.
Rusya da bu boşluktan faydalanarak; sıcak denizlere ulaşma hayalini gerçekleştirme yolunu tuttu; Suriye’de üs sahibi oldu.
Bu bölgenin dünyanın en büyük petrol ve gaz yataklarını barındırıyor olması ve dünyadaki ekonomik zenginliğin en büyük kaynağı sayılması, sorunların çözümünü zorlaştırıyor. Kısacası, bu bölgeyi kontrol etmeden dünya siyaseti yapılamıyor; “Yeni Dünya Düzeni” kurulamıyor.