Bir köyde ihtiyar bir adam varmış. Çok fakirmiş ama dillere destan bir beyaz atı yüzünden kral bile onu kıskanırmış.
Kral at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış; “Bu at, bir at değil benim için. Bir dost. İnsan dostunu satar mı” dermiş hep.
Bir sabah kalkmışlar ki at yok.
Köylü ihtiyarın başına toplanmış; “Seni ihtiyar bunak. Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var ne de atın” demişler.
İhtiyar; “Karar vermek için acele etmeyin. Sadece at kayıp deyin. Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı, bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez” demiş.
Köylüler ihtiyar adama gülmüşler. Ama aradan 15 gün geçmeden, at bir gece ansızın dönmüş. Dağlara gitmiş kendi kendine. Dönerken de vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş.