Televizyonun olmadığı, cep telefonu ve internetin hayatımıza girmediği, insanların birbirleriyle yüz yüze konuştuğu, komşuluğun sanal değil gerçek olduğu, o günlerde köy odalarında, kahvelerde, komşu evlerde toplanılır, ağzı laf yapan biri hikâye anlatır diğerleri de sessizce dinlerdi.
Hikâyenin sonunda da herkes kendine bir ders çıkarırdı.
İşte o hikayelerden birine sosyal medyada rastladım.
Hikâye şöyle; Zamanın birinde bir sultanın kafasına üç soru takılmış
Birinci soru; Dünyanın en önemli kişisi kim?
İkinci soru; Yapacak en önemli iş...