https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac
Yine köylere doğru yolumuz düştüğünde şose dedikleri asfalt yol kenarında tarlaya bir şey eken bir orta yaşlı bir köylüyü görünce durup biraz konuşalım dedik.
-Kolay gelsin amca hayırdır ne ekiyorsun.
-Sağ olun, ekmiyorum ilaçlıyorum.
-Hayırdır.
Yabani otlar yüzünden ürünler zayıf kalıyor.
Onları kurutmak için ziraattan ilaç aldım onları atıyorum.
Ne kadar atacağını biliyor musun?
Valla orada söylediler ama aklımda kalmadı, kararpazarı sallıyoruz işte.
-Eskiden elle toplanmaz mıydı bu yabani otlar.
-Öyleydi ama şimdi toplayacak insan mı kaldı. Bize de zor geliyor artık. İlaçla daha bir kolaylık oluyor.
**
Tarla ve bahçedeki yabani otları ekilen ürüne zarar vermesin diye ellerimizle toplamaktan vazgeçip, kolaylık olsun diye zirai ilaçlarla yok etmeye başladığımız gün insanlık için tehlikeli günler başlamıştı.
**
Küçük aile işletmeleri azalırken büyük çiftliklerin artarak çoğaldığı bir dünyada yabani otları elle toplamanın imkânı da artık kalmadı.
Küresel ekonomik sistem tarım ve gıda sektöründe tarım ilacını zorunlu hale çoktan getirdi.
Binlerce dönüm arazide yabani otları elle toplamak imkansız artık.
Eğer büyük ağalar yerine küçük aile işletmeciliği teşvik edilseydi tarımda ilaçsız sağlıklı gıdalar üretme imkânı olacaktı.
**
Geçenlerde bir yakınım Kocaeli Kartepe ilçesinde yeni açılan bir markette kampanya ürünü olarak bir kilo limonun 5 liraya satıldığını söyledi.
-Aldın mı dedim.
-Neden almayayım dedi.
-Limonların şekli nasıl dedim.
-Çok kaliteli hepsi de aynı seviyede, aralarında hiç yamuk, bozuk renkli limon yok dedi.
-Her ihtimale karşı gıda olarak tüketme, ev temizliğinde kullan dedim.
**
İşin bir de şöyle bir tarafı var;
Hadi küçük çiftçiler tarım ilacını bahçe ve tarlasında cahilane ve bilgisizce kullanarak insan sağlığına zarar veriyor.
Peki ürünlerinde yüksek miktarda tarım ilacı bulunduğu için yurtdışından geri dönen büyük çiftlik sahibi ağalara ne demeli?
Yurtdışına ihraç edilen ve zararlı olduğu gerekçesiyle geri gönderilip toplatılan ürünlerini gizlice iç piyasaya süren toprak ağalarına ne demeli?
Onlar da mı cahil, onlar da mı bilgisiz?
Gaflet mi dalalet mi ihanet mi?
Hepsinden ortaya karışık bir durum var.
Kapitalizm kahrolsun da ne yaşasın konusu biraz karışık.
**
İnsanların kimyasal zirai ilaçlara maruz kalmasının; kanser, kalp, solunum ve nörolojik hastalıklar gibi kronik hastalıklar ile bağlantısı artık iddiadan ibaret değil, acı bir gerçek olarak karşımızda duruyor.
Özellikle radyasyon ve benzen gibi kimyasallara maruziyet ile seracılığın yoğunlukta olduğu tarım bölgelerinde sıklıkla kullanılan tarım ilaçları lösemi riskini artırıyor.
Avrupa Çevre Ajansı (AÇA) zirai ilaç kirliliğinin insan sağlığı ve çevre için hala önemli riskler arz ettiğini söylüyor.
Yaygın zirai ilaç kullanımı başlıca kirlilik kaynağı olup; su, toprak ve havayı kirleterek biyoçeşitlilik kaybına neden olurken haşere direncine yol açıyor.
**
Ajansın verdiği bilgiler gerçekleri yüzümüze çarpıyor;
Avrupa tarım sektörü, mahsul verimini korumak amacıyla hala yüksek hacimlerde kimyasal zirai ilaç kullanımına bel bağlamış.
Zirai ilaçlar ormancılıkta ve bunun yanı sıra karayolları ve demiryolları ile halk (özellikle çocuklar, hamile kadınlar ve yaşlılar gibi zirai ilaçlara karşı daha savunmasız olan gruplar) tarafından yaygın olarak yararlanılan parklarda, oyun alanlarında veya bahçelerde de kullanılıyor.
2020’de, Avrupa nehir ve göllerindeki tüm izleme sahalarının yüzde 22’sinde endişe eşiklerinin üzerinde (ve insan sağlığı için bir risk olan) bir veya daha fazla zirai ilaç tespit edilmiş.
Toprak kirliliği açısından, 2019’da yapılan bir çalışmada test edilen tarım topraklarının yüzde 83’ü zirai ilaç kalıntıları içeriyor.
Yani toprakların yüzde 83’ü zehirlenmiş.
Zirai ilaç kirliliği, Avrupa’daki biyoçeşitlilik kaybının temel etkenlerinden birisi. Özellikle zirai ilaç kullanımı, böcek nüfusunda önemli düşüşlere neden olmuş.
2014 ile 2021 yılları arasında beş Avrupa ülkesinde yürütülen büyük ölçekli insan biyoizleme çalışması, anket katılımcılarının yüzde 84’ünün vücutlarında en az iki zirai ilacın bulunduğunu ortaya çıkarmış.
**
Sonuç şu; Tarımsal ilacın zehirlediği gıda ürünleri sadece bizde yok.
Avrupa’dan gelen paketlenmiş paketlenmemiş hazır gıda ürünleri de riskli.
Sorun sadece bizim sorunumuz değil.
Dünyanın sorunu.
Gazze’yi bile sorun etmeyen bir dünyaya dönüştüyse yeryüzü, Orhan Baba’nın şarkısını dinlemenin vaktidir; Batsın bu dünya.