“Zeytinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman” diye başlayan o meşhur türküyü ilk duyduğumda sözleri şaşırtmıştı beni.
Bu türküden sonra tereyağının kolesterolü artırdığına, damarları tıkadığına ve zararlı olduğuna dair gazete ve dergilerde onlarda doktor ve bilim adamının açıklamaları yayınlandı.
Ve biz ondan sonra zararlı diye sofralardan zeytinyağı ile tereyağını kaldırdık, bitkisel yağın ilk markaları olan Vita ve Sana yağı ile margarine alıştırıldık.
Pamuklu, yün ve ketenden yapılan fistanların yerine de sentetik ithal kumaşlardan yapılan elbiselere döndük.
O döneme ait bilgi parçalarını birleştirince türkünün arkasındaki kötü niyeti görmüş olduk.
Bunlar Amerikan devinin en kirli en çirkin ekonomik yüzü.
Bir de batı ve ABD komplosunun sosyal, kültürel ve siyasal yüzleri ve etkileri var ama orası bizim alanımız değil.
Aslında iki genç insan arasındaki aşkı anlatan bir Yunan şarkısından 1954 yılında derlenen bir türkü.
Hikayesi de şöyle anlatılıyor;
2’nci Dünya Savaşı sonrası Avrupa ekonomisi çökünce Amerika dünyanın en güçlü tek ülkesi oldu.
Dünyadaki savaş sonrası küresel ekonomik krizi fırsata dönüştürmek isteyen ABD, elinde biriken satamadığı mısır stoklarını eritmek için Marshall Planı adı altında bir yardım paketi hazırladı.
1948-1951 yılları arasında yürürlüğe giren paket Türkiye ile birlikte 16 ülkede devreye sokuldu.