Bir başkasının acısına dokunuyorsan ağzını açamazsın.
Raconda, adette, törede haklıyken bile bazı durumlarda sessiz
kalırsın.
Ölümde meselâ… birilerinin ölümüne sebep olmuş bir hadisede haklı
haksız aramazsın artık.
Kenan Evren gömülecek bugün.
Onun arkasından konuşup konuşmamaktan falan da bahsetmiyorum.
Arkasından konuşacağım çünkü.
Yaşarken konuştuğum gibi tıpkı.
Daha on beş yaşımda anneme zorla hayır oyu verdirdiğim Anayasa
oylamasındaki gibi.
Sonra annemin bana çok kızdığında söylediği dün gibi; “Bir de senin
yüzünden içinde rengi belli olan o mavi kartı attım sandığa…”
12 Eylül 1980 Cuma günü öğle saatinde Çukurambar'da bir gecekonduda
çok acılı menemen yenirken siyah beyaz televizyonu iyice karartan
orgeneralin konuşması sırasında ne hissettiysem öldüğünde de bugün
de aynı şeyleri hissediyorum.
Şu memlekette 12 Eylül nedeniyle hasar görmemiş ev kalmamıştır
aslında.
Çevrenizde, ailenizde küçük bir araştırma yapın göreceksiniz hapse
girenler, işkence edilenler, sürgün edilenler, hayatı alt üst
olanlar… hiçbir şey yoksa bütün bir millet boyun eğmeyi, haksızlık
karşısında ya susmayı ya ispiyoncu olmayı özetle zilleti de hem
nasıl kabaca kabullendi, kabullendirildi… görürsünüz.
Şimdi utanmadan 12 Eylül öncesi insanların nasıl can güvenliği
kalmadığından şikâyet edenler bir sürü sorunun cevabını ise asla
veremezler.