Mevsim dönüyordu. Gece uzarken gündüz büzüşüyordu. Ama toplayınca çocuk saatleri, yine de bir günü sadece yirmi dört saat buluyordu.
Mühendis başını kaldırıp ağaran ufka bakıyor, ağrıyan boynunu ovuştururken fizibilite raporunu bitirmeye çalışıyordu.
Musul'a doğru süzülen kuş uçuyor, uçuyor, uçuyordu sadece. Yavaşça laciverte dönen bulutların arasında keyfi yerindeydi, ah o bomba aniden patlamayaydı…