9 Mayıs'ta Samsun'a 9. Ordu Müfettişi olarak çıktıktan sonra Havza'ya geçecekti Mustafa Kemal ve yanındaki arkadaşları. Kurmay Başkanı Kâzım (Özalp) Paşa “Ya arabayla veya otomobille” gideceklerini yazıyor anılarında.
Bugün olsa anlamsız gelir bu cümle çünkü araba ya da otomobil aynı şey çünkü. Oysa o zaman araba diye kast edilen genelde atların çektiği “yaylı” da denilen en bilindik tarifiyle “at arabası”. Yaylı, burada konforu gösteriyor; dört tekerlekli, atların çektiği bu arabanın sarsıntıyı azaltsın diye artık ne kadar azaltıyorsa yayları var işte. Hepsi bu.
Bu tarihten sonra Ankara'ya ülkenin dört bir yanından yağmur gibi akacak insanların çoğu atla veya yayan ya da bulurlarsa “yaylı”yla gelecek zaten.
O yüzden o cümledeki araba ile otomobil ayrı şeyler. Kâzım Paşa o dönem Anadolu'da genelde Alman Benz veya az sayıda yeni yeni girmeye başlamış Ford'un ünlü T modeli otomobillerden bahsederek Samsun'daki eski Benzlerden biriyle bahar nedeniyle çamur içindeki yollardan geçerek Havza'ya ulaştıklarını aktarıyor.
Yolun bir yerinde araç ya bozuluyor ya çamura saplanıyor ve Mustafa Kemal'in önerisiyle kalanı yürüyerek gitmeye hazırlanırken ekliyor, “Yorulmamanız için çare önereceğim, Dağ Başını Duman Almış marşını söyleyelim.”
Söyleye söyleye Havza'ya varıyorlar. Ardından Amasya, Erzurum, Sivas ve nihayet başkent olacak Ankara'ya kadar çıkıyor o yol.
Bundan tam 98 yıl önce. Yani 2019'da o başlangıcın 100. Yılı'nı kutlayacağız.