Tesadüf dikkatimi çekmese çocuk olarak da olsa tanığı olduğum
Kıbrıs Harekâtı'nın da yine bir 15 Temmuz Darbesi ile başladığını
fark etmeyecektim.
Adadaki Türkleri yok etmek için faşist katliamcı yöntemleri hayata
geçirmek isteyen EOKA örgütü bir yıl önce Yunanistan'da iktidarı
ele geçiren Albaylar Cuntası'nın destek ve talimatıyla 15 Temmuz
1974'te Rumların lideri Makarios'u devirdi.
Tarihimizde bizi ilgilendiren iki darbe/darbe girişimi var
dolayısıyla 15 Temmuz'larda.
Tarihin tekrarları, tesadüfleri, benzerlikleri bitmiyor.
Kıbrıs meselesinin çözümü için uğraşılan 1955'te patlayan 6/7 Eylül
Olayları'nı elbet bilirsiniz.
Olayların yaşandığı 6 Eylül gecesi İnterpol toplantısı nedeniyle
İstanbul'da Ian Fleming'in bulunması meselâ bunlardan biridir.
James Bond romanlarının yazarının hiçbir romanında veya verdiği
demeçte ya da hatıralarında İstanbul'u alt üst eden o geceye dair
tek kelime geçmemiş olması bu “tesadüf” için ister istemez
şüphelenmemizi gerektiriyor.
15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan darbe girişiminde yine benzer bir
durumla karşılaşmak şaşırtmıyor bu anekdotu bilenleri.
Şimdi de adı hep karışık işlerin içinde geçen Henri Barkey'in darbe
girişimi gecesi İstanbul'da olduğu iddiası var.
Dahası, “Barkey değil” veya “Onunla beraber Graham Fuller'dı
İstanbul'da olan” diyenler de var.
İddialar, tahminler, akla yatkın bağlantılar ve tabii ki tesadüfler
büyük bir toz duman içinde hızla geçiyor gözlerimizin önünden.
Bütün bunların arasından olup bitene dair net sorular ve net
cevaplara ihtiyacımız var asıl.