Herkesin bir hikâyesi var 15 Temmuz gecesi için.
Bu ağır iletişim bombardıman çağında denk geleni okuyacak dinleyecek anlatacağız.
Popüler olanları daha çok kişi bilecek.
Katledilenlerin hikâyesini okuyoruz işte şimdi teker teker.
Bana da denk gelmese, o gecenin karanlık saatlerinde günü ağartmaya çalışan, ülkeyi düşmekte olduğu bataklıktan çıkarmaya çalışanlardan birine rastlamasam ben de bilmeyecektim şehit edilenler arasındaki yaşlı karı kocayı.
Sabahın iki buçuğunda darbecilerin işgal ettiği Genelkurmay binasını kurtarmak için koşup gelenler arasındalardı.
Demir parmaklıkları da aştı gençlerin çoğu.
Binaya kadar kimseler yoktu ortalıkta.
Sonra pencerelerden ateş açıldı.
Düşenler orada düştü.
Binanın içine girebilenlerin akıbetini bilmiyordu kimse.
Caddeye doğru geri çekilirlerken Ankara'da kan kusturan, bir vatan haini, bir psikopatın kullandığı helikopter karanlıkta yaklaştı sesiyle.
Sonra mermileriyle.
Jandarma Genel Komutanlığı duvarını kendine siper edebilen etti.
Edemeyen mermilere hedef oldu.
Arkalarındaki gençler kendini yere attı. İhtiyar karı koca atamadı.
Yılların bellerini büktüğü kadar eğildiler.
Gençler anlamadı önce.
Kalktıklarında gördüler ki yaşlı karı koca yerde parçalanmış vücutlarıyla hareketsizdi.
Eğilecek, yere yatacak kadar hızlı hareket edemeyen bedenleri birlikte yatıyordu işte.
Katledilen iki yüzden fazla polis, sivil, askerin hikâyeleri içindeki son anlardan biri buydu.