Herkesin bir bayram hatırası var.
Dün sabah camileri dolduranlar arasındaki çocuklardan bazıları için
o sabah, o namaz hayatı boyunca en değerli bayram hatırası olacak
belki.
Veya kesilen kurban, kurbanın alna sürülen kanı.
Misafirler, misafirlikler, bayramlığı mahvettiğini fark ettirmeden
cepte eriyen çikolatalar belki.
Kediler sadece kendilerine ait olduğuna inandıkları bu dünyada
insanoğlunun onlar için hazırladığı mangalların etrafında yerlerini
alacak daha ateş yakılmadan.
Özellikle taşrada bir çok evin balkonunda, arabaların camında al
bayrak asılı olacak.
O evlerin bazılarında şehit bazılarında gazi bazılarında yolu
beklenenler olacak.
İki bayram arasında ya da bayramda düğün olmaz denilse de bir sürü
konvoy geçecek kornalar çalarak gece karanlığında.
Çocukları torunlarıyla beraber ziyaretine gelmeden önce dedeler
nineler hayatın ne kadar hızlı akıp gittiğini bir kere daha
anlayacak. Daha dün gibi kendileri yeni evlilerdi ana babalarına
ziyarete gittikleri gün gözlerinin önünde.
Şimdi o ana babayı ancak mezarda ziyaret ediyorlar. Sıranın
kendilerinde olduğunu bilerek. Sıranın kendilerinde olmasını,
çocuklarının yaşamakta olduğunu bilerek ölmeyi dileyerek.
Bazı dedeler veya nineler kendilerine alınan akıllı telefonla
yetinecek bayramlaşmak için.