Ankara Ticaret Odası’nın Kongre Salonu’nda düzenlenen sempozyumuna panel yöneticisi olarak gidiyordum. Karşıdan gelen kırmızı spor araç hızla üzerimize gelmeye başladı. Kaçacak fazla yer yoktu. Ya sağımızda park etmiş beyaz otomobile sığınıp onu güzelce biçip kenara kaçacaktık ya neredeyse kafa kafaya girecektik.
Karşıdaki şoför son anda kendi şeridine biraz meyletti, biz biraz fren biraz o sağdaki arabaya yanaştık ve geçip gitti. Sürücüsü telefonuyla meşguldü karşıdaki aracın. Atlattığımız kazanın bile farkında mıydı bilmiyorum.
La havle çekerek yolumuza devam ettik. Paneli açarken konuya uygun olarak bu yeni yaşadığım olaydan da bahsettim, çünkü konu Medya ve Trafik Güvenliği’ydi zaten. Panelistler arasında olan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Ali Çelik konuya değinirken merhum babasını Uşak’tan ambulansla hastaneye götürürken insanların kurallardan nasıl habersiz olduğunu, sürüş önceliğinin falan farkında olmadıklarını ilk defa bu kadar hayretle gördüğünü anlattı.
Anadolu Ajansı’ndan Hasan Öymez, sadece son on yılda PKK terörünün tamamı kadar trafik kazalarında hayat kaybettiğimizi belirtti. 47 binden fazla insanımız yollarda ölmüştü. Iki buçuk milyon yaralı vardı ve onlar artık sadece istatistikti. Kaçı hayat kalitesini bir daha geri gelmeyecek şekilde yitirdi, hiç bilmiyoruz.
Bu yıl bile ilk on ayda 3 binden fazla insanını yollarda öldürmek nasıl bir şey gerçekten rakamlar toplanınca insan anlayamaz hale geliyor.
Gazeteci yazar Avni Özgürel, torununda bir huy haline gelmiş kemer takmanın kendisi için ancak torunu uyarınca bir alışkanlığa dönüştüğünü belirtirken, “Dünyada kemer tokası satılan başka ülke var mı acaba?” diye sordu.