Gündelik hayatlarımızı ne belirliyor?
Ne yiyeceğimiz, ne düşüneceğimiz, nasıl konuşacağımız…
Günlük haftalık fallara bakan insan sayısı sandığımızdan çok fazla
belli ki. Çoğu inanmadığını söylese de her gün yeniden bakmaktan
kendini alamıyor.
Yıllar önce hayatımızı belirleyen üç meslek grubu olarak medya, tıp
ve hukuk dikkatimi çekmişti.
Hâlâ egemenliklerini sürdürüyorlar. Hatta daha fazla yer
kaplıyorlar aklımız, kalbimiz, vücudumuz üzerinde. Özetle hayatımız
üzerinde.
Bunlar rutin oldu artık. Yeniden sanatın, aşkın, aşkın hallerin,
felsefenin gündelik hayat içine gerektiği gibi ve yeterince
karışması zaman alacak belli ki.
Bir de konjonktürel aktörler var.
Seçim zamanında öne çıkanlarla seçimsiz boşluklarda hayatımızda yer
almayanlar.
Anketler meselâ…
Hemen hepsi bir amaca yönelik ama doğru ama çarpıtılmış ama
basbayağı yalan haberler meselâ…
Türklerin nedense çok sevdiği sosyal medya meselâ…
Vitrinlerin ön tarafına bunlar konuyor bu ara.
Hangi anket doğru söylüyor üzerine öyle bir tartışma var ki içinden
çıkmak imkânsız.
Yetmiyor… kendi yaptığı ya da inandığı anketinin 7 Haziran gecesi
çıkmaması halinde sebepleri bile önden hazırlanmış bir sürecin
içindeyiz.