26 Mayıs 1960 Perşembe günü öğleden sonra Genelkurmay
Başkanlığı'nda görevli subay İstanbul 1. Ordu'daki irtibatını
aradı.
Telefonda, “Emekli Sandığı'ndan istediğin 2 bin 740 lirayı aldım.
10 lirasını kestiler, 2 bin 730 lira kaldı. Eskişehir'deki havacı
arkadaşın da parasını aldım ama bildiremiyorum. Onu da sen
hallediver” dedi.
Artan darbe söylentileri ve ayrıca rutin uygulamalarla telefonlar
dinleniyordu ve bu yüzden bu konuşma dinlenilse bile şüphelenmek,
şüphelenilse bile ne demek istenildiğinin anlaşılması zordu.
Ama konuşma aslında bir şifreydi.
Darbenin şifresi…
Anlamı, ayın 27'sinde saat 03.00'te harekete geçilecekti.
Birlikler 04.00'te hedefleri ele geçirecek, Eskişehir'de bulunan
Başbakan Adnan Menderes'i tutuklama işini de havacıların yapmasının
beklendiğini bildiriyordu karşı tarafa.
Bu konuşma, Cuntanın Ankara ve İstanbul arasında darbeden önceki
son ve kesin kararlaştırmaydı.
Darbecilerin bu saklanma, gizli çalışma, iz bırakmama, şifre parola
kullanma kuralları hem çok eski hem ortak.
Son darbe girişiminde FETÖ Cuntasının üzerinde çıkan 1 dolarlar da
şaşırtıcı değil.
Gizlilik nedeniyle birbirlerini tanımayanlar çok olduğu için bu ve
benzeri yöntemlerin ortaya çıkması akla yatkın.
60 Darbesi'nde de cuntaya katılanların, darbeyi destekleyenlerin
hazırlıklar son aşamaya geçtiğinde ceket yakasına toplu iğne
taktıklarını hatıratlarından biliyoruz. O yıllar, bir toplu iğnenin
yakaya takılmasının normal karşılandığı, şüphe çekmeyecek bir
işti.
O zamanlar tabanca üzerine yemin ederek üye almak, evrak taşımanın
yasak olması, buluşmaların çok dikkatli gerçekleşmesi ve sadece
şifreli konuşmalar, mesajlaşmalar yaygındı.
Bugün de sorgularda anlatılan inanılmaz dikkatli, kurallara
bağlanmış uygulamalar temel prensibin değişmediğini gösteriyor.
Günümüzde de hücreler halinde örgütlenilmiş, çoğu doğrudan
görüştüklerini ancak tanıyor; bazılarının gerçek isimlerini bile
bilmiyor hatta…
56 yıl önceki darbelerin anası olanla 15 Temmuz'da yaşadığımız
girişim arasında şüphesiz derin farklar kadar temel benzerlikler de
ortada işte.
Bütün farklara rağmen nihayetinde tek bir konu ortak paydaları.
Demokrasi düşmanlığı, halktan nefret, attıkları bütün nutuklara
rağmen ülkeyi kendi istedikleri yere sürüklemek isteyenlerin piyonu
oldukları gerçeği dışında ana paydaları bence gizlilik,
şeffaflıktan uzaklık, kapalılık, gerçeğin yerine karmaşık ve muğlak
bir fikir kümesinin boca edilmişliği…
56 yıl önce başımıza gelen ve sonra defalarca karşılaştığımız bugün
de etkilerini yaşadığımız şey hem yöneticileri hem katılanlar
açısından hem de darbenin fikriyatı inancı açısından sadece ve
sadece bu oluşturulan karanlık.
Şimdi tanıklar araştırmacılar konunun uzmanları FETÖ'nün inanç
yapısındaki çarpıklıkları inanılmaz örneklerle anlatıyor.
Muhtemelen anlatılamayan, anlatılmayacak daha niceleri var.
Meselenin tam da altını çizdiğim şey olduğunu gösteren en iyi örnek
bizzat bu yapılanmanın fikir, inanç, psikoloji düzeyindeki
analizi.
Bu analizin din, hukuk, demokrasi, toplumsal yaşam, kanunlar
yönünden varacağı tek yer var; ne kadar kapalıysa o kadar bulanık;
ne kadar karmaşıksa o kadar anlaşılmaz.
Oysa bizzat dayandıklarını iddia ettikleri dinimiz basit, açık, net
ve şeffaf.
Son 20 yılda literatüre giren “takiyye” bile biraz dikkatli tarayın
geçmiş haberleri, sadece bu örgütün marifetiyle haksız yere
Müslüman camianın üzerinde kaldı.