Geçtiğimiz 11 Mart akşamında had safhaya çıkan gerilim geceyi de
aştı ve 12 Mart'ı da kapladı.
Hollanda'da hayal etseniz olmayacak şeyler yaşandı.
Artçıları hâlâ süren olayların Dışişleri Bakanının uçuşunun iptali,
Aile Bakanının aracının durdurulup sonra sınır dışı edilmesi ve
Rotterdam'da bunların Türk vatandaşlarınca protesto edilmesinin
polis şiddetiyle başlayıp yayıldığını artık hepimiz biliyoruz.
Ardından Danimarka öncesinde Almanya kenarından İsviçre de katıldı
bütün bu olup bitene.
Hollanda nasıl bir ülke, yaşadığı sosyal kültürel siyasal dönüşüm
ve sancıları ne anlama geliyor iyi Hollanda uzmanlarından Ahmet
Demirhan'ın superhabertv'de yayınlanan “Hollanda'da Yeni Germenik
Asabiyet' ve Göçmenler” isimli yazısından okuyabilirsiniz.
Ya da Tayfun Er'in Norveç, Danimarka, İngiltere, İsveç kraliyet
ailelerinin hepsinin atasının Norveç Kralı ve tümünün Protestan
olması konusundaki yazılarına bakabilirsiniz.
Aktüel meseleler biz içinde yaşarken algıladığımızdan farklı
katmanlara ve uzak tarihlere de atıf yapıyor sürekli.
Hollanda ve Türkiye arasındaki adı geçen diğer ülkelerin de ama az
ama çok karıştığı gerilim karşılıklı diplomatik ataklarla sürerken
kafamızda onca soruyla AB Bakanı Ömer Çelik'in temsilcilerle konu
hakkındaki görüşmesine katıldık.
Çelik, yapılanları kabul etmemizin mümkün olmadığını belirtirken
Hollanda'nın bizzat Avrupa kurucu ilkelerini çiğnediğinin altını
defalarca çizerek “O yüzden 'taraflara itidal çağrıları'
beyhudedir” dedi.