Genç adam Türkiye saati ile sabaha doğru aradığında doğal olarak çabucak açıldı telefon. Çünkü aradığı ülkede henüz akşam yeni olmuştu. Yaşlıca kadın giriş sohbetine sıcakkanlılıkla cevaplar verdi. Evet daha önce Türkiye’ye gelmişti. Evet alışveriş yapmıştı. Evet Türkiye’yi ve Türkleri sevmişti. Adını hatırlayamadığı bir Türk’ten uzun uzun bahsetti hatta. Hayır, sonunda anladı genç adam, karşı taraftaki muhatabı yeniden bir şey satın almak istemiyordu. Antika halı veya sadece buralarda bulunabilecek bir eşyaya ihtiyacı yoktu artık. Ama sohbeti uzatmayı istediği belliydi. Uzattı da elinden geldiğince. Sonunda iyi dilekler dileyip birbirlerine kapattılar telefonu.
Biraz önce sokakta sohbet ediyorlarmış gibi konuşmaları telefonun kapanma sesinden sonra yeniden on bin kilometre oluverdi…
Genç adam yeni numaralar çevirecekti şimdi.
Türkiye’ye daha önce gelmiş yabancıların bıraktıkları telefon numaraları üzerinden geri aranıp onlara tekrar turizm, hediyelik eşya ve benzerlerinin satılması işiydi yaptıkları.
Henüz yeni numarayı çevirmeden önce bir kısa mola aldı. Ne düşünüyordu? Neydi yeniden hemen şansını başka biri için denemesini önleyen? Anladı… biraz önceki yaşlı kadının sohbeti uzatma isteğiydi aklına takılan.
Yalnızdı kadın.