15 Temmuz 1996 gününü halkımızın bir darbeye maruz kalışının ibretlik günü olarak mı yoksa böylesi bir darbeden kurtuluşun zafer günü olarak mı görmek gerekiyor? İlk etapta biraz saçma gelebilir bu ikilem. Neticede böyle bir darbeye maruz kalmamış olsa bu halk ondan kurtulmak için o şanlı direnişi ortaya koymaz, neticesinde Türkiye’nin tarihine böylesi bir şanlı zafer de yazılmazdı. Tabi böyle bakınca bu zafer dolayısıyla gizliden gizliye darbe girişiminde bulunanların sonu hayra bağlanan bir işe girişmiş olduklarını da söylemiş oluruz.
15 Temmuz’dan hemen sonra değil belki ama kısa bir süre sonra devreye giren komplo teorileri biraz da darbecileri aklamak için bu tarz seküler-teolojik nedenselliklere çok bel bağladılar. Çünkü neticesinde darbeye karşı harekete geçen kurtarıcı güç galip geldiğine göre, darbeciyi de darbeye bu kurtarıcı güç ayartmış olmalıydı. “Kontrollü darbe” söylentileri darbe cürmünden aklanma telaşı içindeki darbeciler için çok cazip geldi ve ona dört elle sarıldılar....