Bugün 28 Şubat. 21 yıl önce bugün Türkiye darbelerin “postmodern” denilen bir türünü yaşadı. Öncekilerden farklıydı elbet, asker doğrudan yönetime el koymuyordu, sokaklarda sıkıyönetim ilanıyla birlikte askerler devriye gezmiyordu. Halkın iradesiyle seçilmiş ve kurulu sistemle uyumsuz bir yönetim alavere-dalavere yönetimden uzaklaştırılıyor, onu seçen geniş halk kesimleri sistem tarafından düşman olarak kodlanıyor, dışlanıyor ve insanların günlük hayatları bundan çok kötü etkileniyordu.
28 Şubat’ı da önceki bütün darbeleri de bir asker darbesi olarak gördük. Oysa bugün aradan geçen zamanda yaşanan başka darbe veya darbe girişimlerinden de daha iyi anlıyoruz ki, asker ve askeri güç asıl darbeciler için sadece bir enstrüman. Asıl planlayıcılar ve uygulayıcılar askerin çok ötesinde mihraklar oldu hep. 28 Şubat bu mihrakların askeri unsuru bir tehdit olarak ve başarıyla kullandığı bir senaryoydu.
Postmodern nitelemesini darbeci paşalardan biri yapmıştı, ama asıl postmodern boyutu onun kastettiği, yani askerin doğrudan yönetime el koymadan bir yönetim değişikliğinin gerçekleşmesinde değildi. Darbenin postmodern boyutu algı operasyonlarının en karmaşık halinin ortaya koyulmasıyla müthiş bir gerçeklik çarpıtmasının sağlanmış olmasındaydı. Her şeyin anlamının tersyüz edildiği, hiçbir değerin bir geçerliliğinin kalmadığı karanlık bir ortam oluşturarak gerçekleşti 28 Şubat.
Aradan geçen 21 seneden sonra Türkiye 27 Nisan 2007’de darbenin e-muhtıra yüzüyle, 7 Şubat 2012’de özel yetkili savcı operasyonu marifetiyle, 2013 Mayıs ve Haziran aylarında halk protestoları görünümüyle, 17-25 Aralık’ta yolsuzluğa karşı yargı müdahalesi havasıyla ve tabii 15 Temmuz’da da yine konvansiyonel şekline dönen şekliyle tekrar karşılaştı.
Çok şükür bu denemelerin hiçbiri başarılı olamadı. 28 Şubat bir darbe olarak başarılı olmuş, istediğini kotarmış bir darbeydi. Ama başarılı olması, darbeden sonra ülkeyi darbecilerin isteği doğrultusunda da olsa bir istikrara kavuşturmuş olması anlamına gelmiyor. Bilakis adı üstünde “darbe”. Bütün darbeler gibi, yıkıcı, istikrarı görünürde sağlar görünse de, ancak baskı ve korku ile sağlayan, toplumda hiçbir soruna hiçbir çözüm geliştiremeyen, iyiliklere, istikrara, toplumsal yarara “darbe”. Yukarıda saydığım diğer darbe teşebbüsleri de, istediklerini elde edemeseler de ülkenin istikrarına da gelişim hızına da etkili darbeler vurmuş, ülkenin gelişmesini epeyce geciktirmiş oldular.
GEZİ’DEN TEMERRÜDE: KESİNTİSİZ DARBE DÜZENİ