ABD'nin Suriye halkından 500 bin kişinin vahşice katliamından,
12 milyonunun da yerinden yurdundan edilmesinden sorumlu olan cani
Esed rejiminin can simidi rolünü en iyi şekilde oynayan PYD'ye
verdiği destek kayıtlara iyi geçsin. Bu kayıtlar ABD'nin
ittifakında da, dostluğunda da ne kadar güvenilmez ve dünyayı
dizayn çabasında hiç bir insani veya demokratik değer tanımadığının
da en yüksek çözünürlükteki resmini veriyor.
PYD'ye verilen desteğin, Türkiye'ye savaş açmış bir terör örgütüne
verilen aleni bir destek olmak bir yana Esed rejimine de aleni bir
hayat öpücüğü olduğunda da hiç kuşku yok.
PYD'nin bütün varlığıyla Esed'e kalkan olmuş, Esed'in fedaisi bir
örgüt olduğunu bilmeyen yok. Zaten baştan itibaren Özgür Suriye
güçlerine karşı onları ilk silahlandıran ve bulundukları alanlarda
rejimin şebbihası rolüyle onları ilk görevlendiren Esed'in
kendisi.
Peki bu esnada ABD'nin gündemi neydi? ABD bu esnada bütün dünyayı
Esed'in yaptığı katliamlara karşı harekete geçirmekle meşgul değil
miydi?
Suriye ile Türkiye'nin arası pek iyiyken, Suriye'yi dünyadaki şer
ekseni içinde sayıp, Türkiye'nin Suriye ile ilişkisini sorgulayan,
bunun bir tür “eksen kayması” olarak değerlendirilebileceğini akla
ilk getiren de ABD değil miydi?
Türkiye kendi bölgesinde barıştan, huzurdan, “sıfır sorun”dan başka
bir şey talep etmezken, Esed'i teröre destek veren bir lider olarak
ilişki kurulması dahi “suç ortaklığı” olarak kodlayan ABD, bugün
Esed'i Suriye'nin başında tutmak için akla hayale gelmeyecek
yollara tevessül etmektedir.
ABD'nin PYD'ye verdiği desteğin bir tek anlamı var: Esed rejimini
ayakta tutmak. Niyetinin bu olduğunu söyleseydi, baştan itibaren,
muhtemelen bütün bu yaşananlar olmazdı. O yüzden şu anda Suriye
bağlamında bölgede yaşanan, devam etmekte olan karışıklık için,
devam etmekte olan sivil katliamları ve toplu göçler için ABD'den
başka bir sebep aramak bile gereksiz.
ABD'nin PYD'ye verdiği destek konusunda anlattığı hikaye bu terör
örgütünün başka bir terör örgütü olan DAEŞ'e karşı başarılı bir
mücadele verdiğidir. Oysa PYD'nin böyle bir başarısının olduğu da
sadece kendilerinin üretip tedavüle soktuğu bir efsanedir. PYD yedi
düvelin hava desteği olmadan iki metre ilerleyebilmekten aciz,
üstelik şu anda gündeminde hiç de DAEŞ'e karşı mücadele yok.
DAEŞ'le mücadaele edecek olan Rakka'ya gider, bir tane bile DAEŞ
militanının bulunmadığı Halep'te, Azez'de ne işi var?
PKK'yı bir terör örgütü olarak tanıdığını ve kodladığını söyleyen
ABD, “stratejik ortak” olarak bildiği Türkiye'nin ısrarlı
uyarılarına rağmen PKK'nın bir kolu olan PYD'yi bir terör örgütü
olarak görmediğini söylüyor. PYD ile PKK arasındaki ilişkinin nasıl
bir ilişki olduğunu bilmemesi mümkün mü ABD'in?