Yasin Aktay Yeni Şafak Gazetesi

ABD’de Filistin-İsrail konusunda “susmanın ihanet sayıldığı nokta”

ABD’nin Ortadoğu politikalarını, özellikle İsrail’e verdiği desteği ABD’nin ontolojik zorunluluğu olarak görenler var. Bunlar ABD’nin Ortadoğu’da bugün yapmakta olduklarından başka bir...

23 Ocak 2019 | 254 okunma

ABD’nin Ortadoğu politikalarını, özellikle İsrail’e verdiği desteği ABD’nin ontolojik zorunluluğu olarak görenler var. Bunlar ABD’nin Ortadoğu’da bugün yapmakta olduklarından başka bir seçeneği olmadığı ve hatta yaptığı her şeyin büyük Amerikan stratejilerinin bir parçası olduğunu düşünüyor olmalı.

Bunlar ister ABD’ye yönelik hınçtan beslenen bakışlar olsun, ister onun uzun vadeli stratejik aklına olan hayranlığın ürünü olsun, ABD’nin kaderi ile İsrail’in kaderini birbirinden ayrılmaz görmekten veya göstermekten kaçamıyorlar. Bu görüşe göre İsrail’in Ortadoğu’da baştan beri varlığı ABD’nin hegemonyasının çok stratejik bir ayağını oluşturuyor. ABD İsrail sayesinde Ortadoğu’da hegemonyasını sürdürüyor ilh.

Biz ise burada defalarca söyledik, ABD’nin İsrail’le ilişkisi kesinlikle zorunlu bir ilişki değil ve ona güç kazandırmak yerine gücünü her geçen gün aşındırmakta, küresel hegemonyasını da tehdit etmektedir.

Bütün uluslararası ilişki ve teamülleri yok sayan saldırgan, işgalci ve katliamcı uygulamalarla sayısız insan hakkı ihlalleri ortaya koyan İsrail’e verdiği destek olmasa ABD’nin küresel hegemonyasının ömrü daha uzun olur Ortadoğu’da çok daha derinlere kök salabilirdi. Oysa bugün İsrail ABD’nin karadeliği gibi bütün gücünü, varlığını, hegemonyasını çekip tüketiyor.

Bölgede İsrail bir kara delik olarak bu gücü ve saygınlığı çekip tüketirken Ortadoğu’nun bütün bölgelerinde, halklar nezdinde ABD’ye sempati sıfır, nefret ise had safhaya varıyor. Günün sonu bilançosunda ABD’nin İsrail’e verdiği bunca destekten ne kazandığına bakıldığında kocaman bir hiçle karşı karşıya kalması mukadder.

Bir bakıma uluslararası ilişkilere yön veren stratejik akıl, tıpkı insan aklı gibi olumlu ve olumsuz duygularından bağımsız değil. O yüzden istediği kadar stratejik olsun, tamahkar bir akıl kendi tamahıyla kendi sonunu getirebiliyor. Ulusların da nefs-i emmaresi veya nefs-i levvamesi var ve bu bütün stratejik akıllarını, iradelerini berhava edebiliyor.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Endonezya’da “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” madde, Filistin davası 23 Kasım 2024 | 30 Okunma Sömürge kafaların Yusuf Tekin’e garezleri 20 Kasım 2024 | 468 Okunma Değerlerimiz ve biz 18 Kasım 2024 | 144 Okunma Dini, ekonomik ve siyasi değerlerimizin durumu 16 Kasım 2024 | 120 Okunma İnsanlık için basit, İİT ve Arap Ligi için dev bir adım! 13 Kasım 2024 | 324 Okunma