ABD'nin Suriye'de terör örgütü DEAŞ'la mücadele etmek üzere bir başak terör örgütü PYD'ye öteden beri verdiği desteği, daha ağır silahlar verme aşamasına getirdiği günlerdeyiz. Bu günler aslında Suriye'deki krizin hem tarihine hem bütün bir ittifaklar haritası ve trafiğine bir kez daha dönüp dikkatle bakmamızı gerektiren günler.
ABD daha önce şer ekseninin içinde değerlendirdiği Suriye'deki rejimin değişmesini, Esad'ın devrilmesini ilk isteyen güçtü. Zamanla herkes rejime odaklanmış ve rejimle onarılamaz, geri dönülemez bir kavgaya girmişken bir anda rotayı rejim değişikliği talebinden vazgeçip DEAŞ'la mücadele hedefine kaydırdı. Bu hareketiyle rejimi adeta koruma altına alan ABD aslında DEAŞ'ın bizzat Esad rejimi tarafından desteklenip, onun gözetiminde ve kontrolünde önüne sürülmüş bir oyalayıcı hedef olabileceği ihtimali üzerinde durması beklendi. En basit bir siyasi akıl bu ihtimal üzerinde durmasını beklerdi. Oysa bu günlerde biraz daha anlaşılıyor ki, DEAŞ'ın üretiminde Suriye'nin payı kadar, ABD'nin de kendi planları açısından bir uygunluğu var.