AK Parti’yi bugünlere kadar taşıyan, AK Parti’ye Türkiye’yi bugünlere taşıma gücü veren temel motivasyon adalet talebinden ve pratiğinden başkası değildi. Harici ve dahili bedhahlara karşı direnme gücü ve meydan okuma cesareti kazandıran en güçlü enerji.
Adaletin tesisi için az şey gerçekleştirmedi AK Parti. Türkiye’de güçlü vatandaşlığın sosyal, ekonomik ve siyasi altyapısını yaptığı bütün reformlarla kurarken aslında aradığı ve temin ettiği şey de adaletten başkası değildi. Kimsenin etnik kökeninden, dilinden, inancından dolayı baskı ve ayırım görmediği bir ülke olma yolunda reformlar gerçekleştirildi. Burada da aranan şey elbette adaletti ve bu yolda çok yol kat edildi.
Açlık sınırı olan günde 4 doların altında yaşayan insan sayısı nüfusun yüzde 32’siydi. Bu apaçık bir sosyal adaletsizliğin işaretiydi. Bu adaletsizliğin giderilmesi için ortaya konulan sosyal devlet politikalarıyla bu oran neredeyse sıfır seviyesine indirildi. Kişi başına düşen milli gelir 2700 dolardan 10 bin doların üstüne çıkarılırken de hedeflenen ve temin edilen şey adaletti.
Ülkenin yükseltilen refah seviyesinden en yoksulundan en zenginine herkes faydalanıyor. Bugün bu ülkenin en fakir insanları en zengin insanlarıyla aynı hastanelerde, aynı standartlarda tedavi görebiliyorsa, bu gerçekleşmiş ve yaşanmakta olan bir adalet hedefiyle mümkün olmaktadır.