13 sene önce Tunus’ta başlayan ve bütün Arap dünyasında domino etkisiyle gelişen olaylarda bir olağanüstülük görüntüsü vardı. Bu da bu işlerin ancak dışardan bir müdahale ile olabileceği kanaatini oluşturuyordu. Oysa bu ülkelerin hepsinde birbirinden etkilenerek, esinlenerek hareketlenmeye hazır çok ciddi sosyolojik koşullar vardı. Bunlar Avrupa’da 1968’de bütün Avrupa’yı etkisi altına alan gelişmelere çok benzer özelliklere sergiliyordu.
Bütün bu süreçleri her zaman baştan itibaren kontrol eden bir gücün varlığını düşünmek çok ayartıcı çünkü çok kolay bir düşünme biçimi ve zihnimizde kök salmış “süper güç” vehimlerimizden besleniyor.
Dünyada gerçekten çok güçlü ve dünyanın bütün gelişmelerini kontrol altına almak isteyen güçlerin olmadığını söylemek elbette safdillik olur. Ancak ne kadar güçlü bir kontrol arzusu olsa da çoğu zaman sosyal hadiseler...