17-25 Aralık 2013’te Türkiye’de girişilen, bilahare 15 Temmuz’da yine başarısız kalan darbe denemesini sadece Türkiye’nin kendi iç tarihinde olup biten bir olay olarak göremeyiz. Elbette Türkiye’de altmışlı yılların ortalarından itibaren örgütlenmeye başlamış, kendi özel hedefleri, tarzı, dini anlayışı olan bir hareketin devletin ve toplumun bütün kademelerine sızarak, örgütlenerek biriktirdiği bir gücün, demokratik yollarla oluşmuş iktidarın tamamını ele geçirme denemelerine tanık oluyorduk. Bu darbe teşebbüslerinin faili olarak FETÖ’nün hikayesini Türkiye ile sınırlı bu seyri içerisinde okumak ve izlemek de mümkün. Ancak bu darbe teşebbüsleri ile eşzamanlı olarak bölgede cereyan eden olaylarla bir arada düşünüldüğünde kimin hangi rolde, kimlerle nasıl bir işbirliği içinde ne yapmaya çalıştığı çok daha iyi görülüyor.
Arap Baharı sömürgeye, Siyonist bir stratejiye ve istibdada dayalı yüzyıllık bir statükoyu çatırdatan, yıkmaya başlayan, sosyolojik kökleri olan bir süreçti.