Kendileri çok daha fazlasını, çok daha kolay yapabilecek imkanlara sahip olan bu ülkeler, Türkiye’nin göç politikasından neden rahatsız oluyorlar?
Aslında sebebi çok basit ve o yüzden bu işteki gariplik tam da bu basitlikte yatıyor. Kendileri cimrilik ettikleri gibi başkalarının da cimrilik etmesini istiyorlar. Zira başkalarının dikkat çeken cömertlikleri bütün dünyaya bu cimriliklerini, gayrı insani lakaytlıklarını, insani meselelere karşı duyarsızlıklarını ifşa etmiş oluyor ve bu da doğal olarak rahatsızlık veriyor.
İyi de sırf onlar da rahatsız olmasınlar diye kapınıza sığınmış insanları ölüme mi terk etmek gerekiyor?
O yüzden son zamanlarda Türkiye’nin göçmenlerin Türkiye’deki yerleşim planına dair almaya başladığı yeni tedbirlerin yanlış yansımaları bile bu bazılarını fena halde sevindirmiş görünüyor. Türkiye nihayet uyguladığı insani siyasetin sonuna geldi diye neredeyse zil takıp oynamadıkları kalmış.
Ancak bunu bile yansıtma şekilleri “Türkiye nihayet gerçeği anladı da yanlıştan döndü” mealinde değil. Bu sefer sanki “kendileri çok daha fazlasını yapıyorlarmış da, Türkiye yapması gerekenin çok gerisine düşüyormuş” mealinde bir yansıtma.
Geçtiğimiz günlerde yine bir Arap kanalında Türkiye’de son zamanlarda devreye sokulan göçmen yerleştirme planının uygulamalarına dair bazı malum Arap medyasında dön dön yayınlanmakta olan haberlerin üzerine şu yorum geliyor: “Türkiye Suriyeli göçmenlere çok kötü davranıyor, onları sınır dışı edip, Esad’ın insafına, yani ölüme yolluyor.”