Almanya, Avusturya ve Hollanda Türkiye'deki referandum sürecinde
açıktan “hayır” cephesinde taraf olarak yerlerini almış bulunuyor.
Başlarda çekingence, ancak hayır cephesini açıktan kayırarak
sergiledikleri bu tarafgirlikleri giderek agresif bir hal aldı. Bu
tarafgirlikleri uğruna iddia etikleri bütün Avrupa değerlerini,
demokrasi kriterlerini ayaklar altına alıyorlar.
Bunu neden yaptıkları üzerinde uzun uzun durulabilir tabi.
Türkiye'de yönetim sisteminin daha etkili, istikrarı daha fazla
temin edecek ve hiç kuşkusuz karar alma sürecini daha verimli
kılacak bir sistem değişikliğine karşı muhalefet cephesinde ne işi
olabilir bu ülkelerin? Bunu yaparak Türkiye için daha iyiyi, daha
güzeli daha fazlasını istediklerine mi inanmalıyız?
Eğer öyleyse Türkiye demokrasisine, huzuruna, birliğine ve
güvenliğine karşı terörden darbeye her türlü düşmanlığı ve
saldırganlığı sergilemiş olan PKK'sından FETÖ'süne, DHKPC'sine
kadar her türlü terör ve fitne unsuruyla sürdürdüğü bu kampanyayla
Türkiye için nasıl bir iyilik istiyor olabilir?
Nihayetinde Türkiye halkının oyuna sunulmuş bir konu var. Hükümet
sisteminin değişip değişmeyeceğine Türkiye halkı karar verecektir.
Onu yasal sınırlar içinde “hayır” seçeneğine ikna etme yönünde her
türlü kampanya imkanı ve özgürlüğü de vardır.
Sözkonusu Avrupa ülkeleri, üstelik Avrupa değerlerine daha fazla
atıf yaparak Türkiye'deki hükümet sistemi değişikliğinin bu
değerlerden bir sapma oluşturacağını düşünüyor. Düşünmekle kalsa
bir sorun yok, bu yönde aksi düşüncelerin kendini ifade etmesini
engelliyor. Hayır yönünde her türlü propagandanın serbest olduğu,
hatta teşvik edildiği bir ortamda “evet” yönünde propagandaya en
vahşi şekillerde kısıtlamalar getiriliyor. Değişiklik lehine
düzenlenen toplantılar için tahsis edilen salon izinleri son anda
iptal ettiriliyor. Alternatif yerlerde yapılmak istenen toplantılar
açıkça engelleniyor.