Bir Ramazan ayını daha geride bıraktık. Geçtiğimiz yıl gibi, ondan önceki ve ondan da önceki yıl gibi geldi ve gitti. Geçtiğimiz yıl ve ondan önceki yıllara nazaran Ramazan bayramını idrak ettiğimizde gündemde yine İsrail saldırganlığı vardı ve bu saldırganlıktan çok daha kahredici bir İslam dünyasının tepkisizliği vardı. Bugün yine bayram ve bu saldırganlık ve bu tepkisizlik çok daha fahiş boyutlarda yine mevcut.
Geçtiğimiz yıl Bayram’ı idrak ettiğimizde Sudan’da da devam eden bir iç savaş ve bundan mütevellit ciddi bir açlık sorunu vardı. “İç savaş” diyorsak da, maalesef aktörü bazı İslam ülkeleri olan bir vekâlet savaşından başkası değildi bu. Tıpkı Yemen’deki gibi, tıpkı daha önce Libya’daki gibi ve Suriye’deki gibi.
Müslümanları geçmiş Müslüman nesillerle ve yaşadığımız dünyadaki bütün Müslümanlarla birleştirmesi umulan Ramazan ayı bile bu birleşmeyi sağlayamadı. Belki Dünyadaki bütün müminler oruç, teravih, zekât ve sadakalarıyla bu gönül birliğini derinden hissetti, Gazze’de, Sudan’da, Doğu Türkistan’da, Myanmar’da...