Irkçılık bir fikir değil, bir siyasi tutum değil, her şeyden önce bir hastalıktır. Ama içinde ahlaksızlık da, insanlığa karşı zararlı duygular da barındıran bir hastalık. Zararı sadece kendine dokunan bir hastalık değil, başkalarına da dokunduğu için, bulaşıcı özellikler taşıdığı için ve toplumun insicamını bozduğu için sakınılması gereken bir hastalık. Bu hastalık sözkonusu olduğunda genellikle “çok şükür” dememizi gerektirecek kadar ciddi bir bağışıklığımızın olduğunu söyleyebiliriz. Bilhassa İslam’ın insanların ruhuna işleyen ilaç gibi değerleri ırkçılığa karşı ciddi bir koruma sağlıyor. Ancak bu tabii ki İslam’ın bazı değerlerinin ne kadar benimsendiği ile kısıtlı bir koruma.
Maalesef toplumumuzun belli bir kesimine iflah olmaz bir biçimde sinmiş durumda ve maalesef bu hastalığı en tehlikeli şekilde körükleyen şey de bunun siyasal bir cesaret bulması, siyasiler tarafından bir fırsat, bir politik kâr alanı olarak görülmesidir.