16 Nisan'da halkın oyuna sunulacak olan Anayasa değişikliği öyle
görünüyor ki, Türkiye halkından ziyade dünyadaki bazı merkezleri
daha da ilgilendiriyor. İlgilenenlerin kendi görüşleri
doğrultusunda ve kendi imkanlarıyla bu referandum kampanyalarına
nasıl katıldıklarına her geçen gün tanık oluyoruz.
Almanya, hükümetiyle, medyasıyla, istihbarat kuruluşuyla ve sivil
toplum örgütleriyle bu kampanyaya katılıyor ve referandum sonucunun
“hayır” yönünde çıkması için elinden geleni ardına koymuyor. Bu
kampanyaya katılırken ortaya koyduğu gerekçelerle, söylemlerle
aslında o da anayasa değişikliğine karşı değil özde Türkiye'ye,
İslam'a ve tabii ki Erdoğan'a karşı olduğunu artık
gizleyemiyor.
Tıpkı gezi hadisesinde ortaya konulan ifade gibi “mesele anayasa
değişikliği değil, hala anlamadınız mı?” demeye getiriyor. Bu şifre
gibi ifade ile de aslında 2013 yılının baharında Türkiye'ye karşı
kışkırtılan bir kalkışma olarak Gezi hadisesindeki parmak izini de
ortaya koymuş oluyor.
Alman istihbarat kuruluşunun başkanı “FETÖcülerin 15 Temmuz darbe
girişimiyle bir ilgisi olduklarını tespit edemedik, biz onları
barışçıl, laik söylemlere sahip Müslümanlar olarak biliyoruz”
diyerek sadece bu iş birliğinin arka planındaki ittifakın diğer
üyelerini de deşifre etmiş oldu.