Bugünden itibaren ikinci safhasına başlanacak olan koalisyon görüşmelerinde çözüm sürecinin en önemli konulardan biri olduğu görülüyor. MHP çözüm sürecine toptan karşı olduğunu ve sırf bu yüzden koalisyonun çözüm sürecinde baştan beri birlikte hareket ettiğini iddia ettiği diğer üç parti arasında kurulması gerektiğini söylüyor.
Ancak sürecin dışında bu şekilde kalmaya çalışması son derece tuhaf, zira çözüm sürecinin özüne karşıysa ve bunun ülkeye zarar verdiğini düşünüyorsa bunu engellemeye çalışması gerekir. Bunun için de önündeki tek seçenek olarak AK Parti ile koalisyona daha açık davranması gerekiyor.
Oysa bir tür vatana ihanet olarak düşündüğü çözüm sürecinin tam da ihanet kapsamında devam etmesi için elinden geleni yapıyor. Bundan MHP'nin çözüm sürecine karşı olduğu sonucunu nasıl çıkarabileceğimizi, biz normal insanların anlaması hayli zor. Bunun için galiba biraz Bahçeli gibi düşünme yollarını zorlamamız gerekecek.
Oysa ortada bir gerçek daha var ki, çözüm sürecini, içinde yer alsa da almasa da kurulacak olan her türlü koalisyonun en çok önemsemesi gereken şart olarak değerlendiren HDP'nin de tavır ve tutumlarıyla gerçekten çözüm sürecini destekliyor olduğuna inanmak da zor. Ortada siyasi akıl sınırları içinde açıklanması son derece zor, tuhaf bir durum var.
HDP AK Parti'yle her türlü koalisyona baştan açık bir “nefret ve düşmanlık dili” kurarak karşı koydu, ama bir yandan da AK Parti'ye kiminle koalisyon kurması gerektiğini ve bu koalisyonda mutlaka çözüm sürecini gözetmesini talep etti. Peki HDP'nin çözüm süreci için bir çabası, bir önerisi, bir çalışması var mı? Yok. Herkesin herşeyi AK Parti'den beklemeye devam ettiği tuhaf bir durumdayız.