Cumhurbaşkanının TBMM'nden gelen Anayasa değişikliği paketini
onaylaması halinde gideceğimiz halk oylaması son on yıl içinde
gerçekleşen 3. Halk oylaması olacak. Ak Parti'nin tek başına
iktidardaki 15. Yılında üç defa doğrudan halkın oyuna sunulmuş olan
bir halk oylaması olarak aslında iyi niyetli yaklaşıldığında
demokratik seviyenin önemli bir göstergesi olarak okunması
gerekiyor.
Demokrasi halkın oyunun en doğrudan bir biçimde temsil edildiği bir
rejimin adıysa, bunun en önemli göstergelerinden birisi de hak
oylamalarıdır. Halkoylaması demokrasinin şöleni, demokratik
ideallerin gerçeğe dönüşme merhaleleridir. Aslına bakarsanız
parlamenter sistem içinde çözüme kavuşturulamayan meselelerin büyük
çoğunluğunu halk oyuna götürerek çözmek en etkili, en sorunları
bitiren ve tartışmayı da noktalayan yoldur.
Demokraside biteviye tartışmalarla, müzmin hale gelmiş sorunlarla
ve bir türlü karara bağlanamayan çözümsüzlük halleriyle toplum
epeyce yorulur. Bu müzmin sorunları bitirecek en iyi yoldur
halkoylaması. Ancak var olan meselelerin kaynağı olan gizli iktidar
odakları, vesayet sahipleri, kurucu iktidarın malikleri
halkoylamasına giden yolu alabildiğine zorlaştırmışlardır.
Aslında bir halk oylamasının meclisin beşte üçünün kararına bağlı
olması ve bunun bile iki defa tekrarlanmak durumunda olması bile bu
yolun üzerine döşenen engellerdir. Bu engeller neden
yerleştirilmiştir? Halkın oyuna gitmek neden bu kadar
zorlaştırılmıştır? Bu açık bir halk korkusundan başka ne anlama
geliyor?
Yolun engelleri, herhangi bir tasarıyı halk oylamasına götürebilmiş
olmayı büyük bir başarı olarak kaydettirir. Halkın önünü açmak,
ülkenin geleceğinde halkın oyuna bir alan açmak başlıbaşına büyük
bir başarıdır.
Halkın bu tasarıya dair ne yönde karar verecek olması hiç önemli
değil bu aşamada. Halk “evet” de diyebilir, “hayır” da. Halkın
oyuna başvurmanın zımnında her iki ihtimal de mevcuttur ve karar ne
olursa olsun halkın kararının son noktayı koyduğu ve belli bir
konuda tartışmayı noktalamış olduğu bir “karar” anına gelmiş
oluruz.