Türkiye’de işler belli konularda ve belli çevrelerde biraz sarpa sarınca sık yaptığımız şeylerden biri kendimizi başkalarıyla karşılaştırıp kendimize kahretmek oluyor.
Bu kahır edebiyatının veya söylenmelerinin önemli bir kısmı kitap okuma seviyemize dair oluyor. Kitap okumayan bir milletiz. Bakın elin Japon’una, İngiliz’ine. Metrolarda elinde okuduğu kitap olmayan çok az insan görürsünüz. İnsanlar banka kuyruklarında bile ellerinde kitap, okuyorlar. Bize gelince, öyle miyiz biz, kitabı görsek en iyi ihtimal takoza benzetir, eşya diye kullanırmışız.
Aslında sürekli müdavimi olduğum Ankara ve İstanbul’un yanı sıra son zamanlarda sıkça ve Anadolu’nun neredeyse bütün şehirlerinde düzenlenen kitap fuarlarına gittiğimde edindiğim izlenim bunun tam aksi. Kitap dünyasında olduğumuz için, kitap okurlarıyla aramızda kapalı bir dünya kurmuşuz da dünya bundan ibaret mi sanıyormuşuz diye düşünmüyor değilim her seferinde, ama ortada sürekli takip ettiğim rakamlar da vardır. Kitap okumaya dair olduğu kadar, Türkiye’de basılan kitap sayıları ve çeşitliliğine dair rakamlar da hiç de kötü durumda olmadığımızı söylüyordu....