Futbolun hiçbir zaman futboldan ibaret olmadığını biliyoruz. Oyun boyutuyla, ortaya konulan performansıyla kendi iç dinamiği, grameri, kuralları ve gerçekleştirimi var elbet. Neticede “iyi olan kazansın” dediğimizde bile biraz da oyunun kendisinin, oynayanlardan bağımsız olarak, kazanmış olmasını peşinen kabullenmiş oluyoruz -kalitesiyle, güzelliğiyle, performansıyla oyunun. Ne var ki, futbol sadece futbol olarak kalmayınca oyun da sadece oyun olarak kalmamış oluyor.
Futbol bütün bir şehir halkını, sonra ülke halkını oyunun içine çeken yanıyla siyasallaşmadan kalması mümkün değil ki, bir noktadan sonra bu özelliği keşfedilerek birlik, beraberlik, bütünlük için bir vesile olarak değerlendirilmekten geri durmamıştır. Yirminci yüzyılda futbol her kademede, dünya gerçekleri nereye akarsa aksın, bütün unsurlarıyla paralel bir evren oluşturacak şekilde bambaşka bir alem olarak yaşanıyor. Sevinçleri, hüzünleri, dostlukları...