Mısır’da yaşanan Devrime karşı düzenlenen askeri darbe binlerce sivili, savunmasız insanı meydanlarda acımasızca katletti. Onbinlerce insanı sorgusuz sualsiz bir biçimde tutuklayarak zindanlara attı, onbinlercesini de öldürülme veya tutuklanma tehdidi altında ülkelerini terk edip dışarıya kaçmak zorunda bıraktı. Halen hapishanelerde bulunan insanlara yönelik sistematik işkencelere dair zaman zaman insan hakları örgütlerinin yayınladığı raporlar oluyor. Ancak ne yazık ki, baştan itibaren darbenin dünya düzeninden gördüğü zımni destek zamanla insan haklarına karşı sergilenen ısrarlı lakaytlık şeklinde devam ediyor. Böyle olunca Mısır’da artan insan hakkı ihlalleri bugünün dünyasının ayıp hanesine kaydolmaya devam ediyor.
Bu ayıba ortak olmamak adına bir şeyler yapmak lazım elbet.
Geçtiğimiz Pazar günü İstanbul’da Ali Emiri Kültür Merkezinde Mazlum-Der Tarafından bir İnsan Hakları Gecesi düzenlendi. Geceye kızcağızı darbecilerin keskin nişancı katillerinin hedefi olarak şehit edilen Esma Biltaci’nin annesinin yaptığı konuşma damgasını vurdu. Anlattıkları, Mısır’da yaşanmakta olan hak ihlalleri ve zulme dair tipik bir kesit sunuyor.
Duyulması, duyurulması gereken bir ses. Vicdanlarımız kurumasın diye. İnsanların dikkatini bu işkenceye, baskıya ve zulme çekmek duyanlar için bir sorumluluk. O yüzden konuşmasını, Doç. Dr. Fethi Güngör’ün notları ve çevirisiyle aynen aktarıyorum:
“Bu konuşmayı Mısır’da Turra/ el-Aqrab cezaevinde tutulan Dr. Muhammed Biltaci’nin eşi olarak, hapishanelerde tutulan İhvan-ı Müslimin önderlerinin maruz kaldığı hak ihlallerine dikkat çekmek için yapıyorum. Beni bu toplantıya davet ederek bu imkânı sunan Mazlumder yönetimine teşekkür ediyorum.
"İsmim Sena Biltaci. Ailesi büyük krizler yaşayan Mısırlı bir kadınım. Ben bir eşim ve bir anneyim. Çocuklarımın ve eşim Muhammed Biltaci’nin başına gelenleri anlatan bu konuşma metnini, her bir kelimesini büyük acılar çekerek yazdım.