Türkiye bu hafta çok önemli iki toplantıya ev sahipliği yapıyor. İlki hafta başında İstanbul'da gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Dünya İnsani Zirvesi'ydi. İkincisi ise Cuma günü Antalya'da başlayan En Az Gelişmiş Ülkelere yönelik İstanbul Eylem Programı'nın Ara Dönem Gözden Geçirme Konferansı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu toplantının açılışını gerçekleştirdi. Parlamenterlerin istişarelerde bulunacağı oturumlarla bu önemli toplantı devam ediyor. Gelişmiş ülkelerle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki makasın her geçen gün açılması sürdürülebilir barış ve istikrarın temin edilmesinin önündeki en büyük engel. Küreselleşmenin çok tartışılan boyutunu da aslında bu eşitsiz artı değer aktarımlarının oluşturduğu söylenebilir. 1990'lı yılların başında küreselleşme söylemi Az Gelişmiş ülkelerde de uzmanlaşmanın ve işbirliğinin gelişmesi ile refah artışının gerçekleşeceğini vaad ediyordu. Ancak çok geçmeden, 1990'lı yılların sonunda bu vaadin gerçekleşmediği, hatta çevreden merkeze artı değer aktarımının önceki döneme göre arttığı görüldü. Makasın açılması terörizm, marjinalleşme gibi sürdürülebilir barış ve istikrarı tehdit eden meseleleri beraberinde getirdi. Dünyanın bir bölümünde refah seviyesi oldukça yüksekken bir başka bölümünde açlıktan, temiz su kaynaklarına ulaşamamaktan ya da artık önlenmesi oldukça basit bir takım salgın hastalıklardan insanlar hayatlarını kaybediyor. Bugün gelişmiş ekonomilerin, özellikle G-8 ve G-20 ülkelerinin özellikle üzerinde durmaları gereken husus budur.