Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM Genel Kurulu için bulunduğu ABD'de
hem Genel Kurul'da hem de katıldığı diğer toplantılarda yaptığı
konuşmalarda dünyanın mevcut düzenine muhalefetini en yüksek
perdeden dile getirdi. Bu temaslarıyla Erdoğan, kendi siyasetini
küresel bir düzeye taşımış oluyor ve bugünün dünyasının
adaletsizliğinden ve çarpıklığından mustarip milletler adına
dünyanın ana muhalefet lideri rolünü oynuyor.
Dünya düzeni mevcut haliyle adil değil. Adil olmadığı için çözüm
üretici ve istikrarı temin edici de değil. En basit meseleler bile
BM'nin bugünkü yapısı içinde müzmin sorunlara dönüşebiliyor ve
giderek dünyanın başına belalar açabiliyor. 1,5 milyar Müslümanın
bulunduğu bir dünyada BM Güvenlik Konseyinde hiçbir Müslüman ülke
yok. Bu durum Müslüman dünyayı güç savaşlarının alanı haline
getiriyor.
BM'nin kurucu üyeleri kendi aralarındaki savaşları bile kendi ülke
sınırlarında değil, Müslüman ülkelerde yapmayı tercih ediyor. Bugün
Suriye'de savaşın devam etmesi kesinlikle Suriye halkının kendi
arasındaki anlaşmazlıklardan kaynaklanmıyor, aksine BM'nin kurucu
ülkelerinin kendi aralarındaki anlaşmazlığından kaynaklanıyor.
Üstelik bunların 5'li yapısı da birbirleriyle anlaşmalarını temin
edecek, anlaşmaya zorlayıp daha fazla kan akıtılmasını engelleyecek
bir yaptırım gücüne sahip değil. Nasıl olsa savaşları Müslüman
coğrafyada cereyan ettiği için bilgisayar oyunu oynar gibi
birbirleriyle hiçbir ölümün, yıkımın veya insanlık dramının acısını
duymadan savaşlarını sürdürebiliyorlar.