Yarın Türkiye için, Türkiye halkının son sözünü söyleyeceği
önemli bir karar günü. Yoğun ve sert geçen bir kampanya sürecinde
özellikle “hayır” cephesinin propagandasını büyük ölçüde sık
tekrarlanmaktan başka bir karşılığı olmayan algı vur-kaçları
üzerinden yürüttüğüne tanık olduk. “tek adam”, “diktatörlük”,
“bütün yetkilerin bir kişide toplanması”, “meclisin yetkilerinin
azaltılacağı”, “yasama, yürütme ve yargının hepsini
cumhurbaşkanının belirleyeceği”, “kendi çocuklarını askerden
kurtarmak için milletvekili yapacakları” gibi her birini neresinden
tutup düzelteceğinizi bilemeyeceğiniz türden ezberler.
Aslında büyük sorun şu ki, bilhassa CHP, belli ki, oylanacak
sistemde Recep Tayyip Erdoğan'ın veya AK Partili bir
cumhurbaşkanıın sürekli olarak sistemin başında kalacağını ve hatta
her seçimde oyların salt çoğunluğunu daha ilk turda alacağı bir
senaryo üzerinde kurmuş bütün tahayyülünü. Öyle kurunca bu
sistemde kendine hiçbir yer bulamıyor ve peşin peşin AK Partili bir
Cumhurbaşkanının ilelebet aynı güçle iktidarda kalacağını
varsayıyor.