Referanduma doğru hızla yol aldığımız bu günlerde “hayır”
kampanyasının en aktif ve etkili çalışanlarının FETÖ olduğu
görülüyor. CHP'nin bu kampanyada söylediği ve akılda kalan hiçbir
fikir veya argüman yok. Ezberlenmiş bir zikir gibi telaffuz edilen
“tek adam”, “diktatörlük” gibi lafların bir kelime ötesi yok.
Kılıçdaroğlu'nun “başbakan bir partiden, cumhurbaşkanı başka bir
partiden olduğunda ne olacağını niye anlatmıyorlar?” sorusu, bizzat
kendisinin bile yapılacak değişikliğe ne kadar ilgisiz ne kadar
yabancı olduğunu gösterdi zaten.
O saatten itibaren aslında CHP referandum tartışmasından fiilen
düşmüş oldu. Kılıçdaroğlu'nun kendini savunmak için yaptığı
açıklama da zaten AK Parti ve MHP'nin baştan itibaren kuvvetler
ayrılığı ve yürütmedeki fren-denge mekanizmasıyla ilgili tezlerini
bilmeden doğrulamış oluyordu. Çünkü ilk turda seçilemeyen bir
cumhurbaşkanının mensubu olduğu partinin parlamentoda yasamayı tek
başına yapamayacak bir sayıda kalmasının cumhurbaşkanını
zayıflatacağını ve bunun bir sorun oluşturacağını söyleyiverdi
Kılıçdaroğlu. Aslında böylelikle, bu ihtimalin sürecin başından
beri bıkmadan tekrarladığı “tek adam” veya “diktatör” ihtimalini
yok ettiğini görmeyip alışık olduğu üzere yine yürüyen merdivenlere
tersten binmiş oldu.