Duymuşsunuzdur. Avrupa İslam’ı fikrini öne süren ve onu hararetle savunan en önemli isimlerden biri olan Tarık Ramazan Şubat ayından beri Fransa’da hakkındaki tecavüz suçlaması dolayısıyla tutuklu bulunuyor. Avrupa İslam’ı, İslam modernizmi ve kısmen oryantalistçe bulduğumuz Türkiye üzerine görüşleri dolayısıyla zaman zaman ters düştüğümüz bir düşünür. Ama gerçekten de bir düşünür ve ters düşsek de fikirleriyle her zaman düşündüren, yeni fikirleri tetikleyen, hem İslam dünyasını hem de İslam’la ilgili Avrupa entelektüel-siyaset dünyasını hareketlendirebilen bir isim.
Onun böyle yüz kızartıcı bir eylemle suçlanmak durumunda kalıyor olması çok acı. Elbette kimse bazı alanlarda elde ettiği bir kalite dolayısıyla herhangi bir suç işleme imtiyazına sahip olamaz. Hele belli kalitelerdeki insanların hiç cürüm işlemeyeceklerini söylemek de doğru değil. Ancak Tarık Ramazan meselesini yargısız infazı başarabilen algı operasyonunun etkisini atlatmayı başarıp biraz deştiğinizde karşınıza bambaşka bir manzara çıkıyor.
Olayın Tarık Ramazan’a karşı tam bir komplo olduğundan ve uyduruk gerekçelerle onu itibarsızlaştırmaktan başka bir amacının olmadığı çok açık ve net görünüyor.
Ramazan’ı hapse tıkmayı sağlayan suçlama eskiden aşırı bir selefi, şimdilerde ise bu bağlardan kurtulmuş ve aynı aşırılıkta bir laiklik savunuculuğu yapmakta olan bir Hintli kadının ifadesine dayanıyor. Kitabında anlatmış olduğu bir taciz olayının, başka bir isimle verdiği failinin, geçtiğimiz Kasım ayında Tarık Ramazan olduğunu söylemiş. Aradan bir hafta sonra başka bir kadın bu sefer 2011 yılında aynı şahıs tarafından tecavüze uğradığı gerekçesiyle şikayette bulunmuş.
Birinin üzerinden 9 yıl diğerinin üzerinden 7 yıl geçmiş iki ifade var ortada. Bugünden yola çıkarak üzerinden bu kadar zaman geçmiş böyle bir vakayı ispatlamanın hukuki imkan(sızlığı)ı bir yana, böyle bir durumdan dolayı Fransa’da herhangi bir insanın tutuklandığı görülmüş şey değil. Tarık Ramazan 4 ayı aşkın süredir tutuklu ve kendisine, başka hiçbir mahkuma uygulanmayan bir ayırımcılıkla savunma hakkı da verilmiyor.
Ramazan, Fransa’da böyle bir suçlamaya maruz kalan ilk kişi değil. Üstelik çok saygın isimlerden çarpıcı örnekler var. Mesela Fransa Maliye Bakanı Gerald Darmanian ve Çevre Bakanı Nico Hillo iki tipik vakadır. Her ikisi birden fazla kadına tecavüz etmekle suçlanmış, ama her ikisi de bakanlık görevlerinden ayrılmalarına bile gerek görülmeksizin, tutuksuz olarak yargılanmaya devam ediyorlar.