Evvela bir borcu ifa edelim, Mehmetçiğin yolu açık, kılıcı keskin, bahtı açık olsun.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Suriye’nin kuzeyinde terör odaklarının yuvalandığı Afrin’e yönelik harekâtı dün itibariyle başladı. Cumhurbaşkanımız bu ay içerisinde birçok defa bıçağın artık kemiğe dayandığını, Türkiye’nin sınır güvenliğinin söz konusu olduğunu, eğer muhataplar bu konuda bir önlem almazlarsa Türkiye’nin üstüne düşenleri yapmaya hazır ve kararlı olduğunu çeşitli düzeylerde ve çeşitli şekillerde dile getirmişti.
Fransa’ya gerçekleştirilen ziyarette de Rusya Devlet Başkanı Putin’le yapılan görüşmelerde de, ABD ile çeşitli düzeylerde yapılan görüşmelerde de Suriye konusundaki hassasiyetler sürekli masada oldu. Türkiye’nin dahil olduğu NATO ittifakından da sınır güvenliğinin kolektif bir biçimde sağlanması için (zira Türkiye-Suriye sınırı aynı zamanda NATO’nun da sınırıdır) talepte bulunuldu. Açıkçası Türkiye’nin dahil olduğu Transatlantik ittifak bu konuda havanda su dövmeyi tercih ederken Rusya ve İran Türkiye’nin hassasiyetlerini daha iyi anladılar ve daha makul bir yaklaşım biçimi geliştirdiler.
Neticede Cumhurbaşkanımız operasyonun başlama haberi gelmeden önce sinyali vermiş, Afrin Operasyonu’nun sahada fiilen başladığını belirtmişti. Açıklamadan 2 saat sonra havalanan savaş uçaklarımız terör yuvalarını %95’lik bir isabet oranıyla bombaladı.
Uçaklarımızın bombardımanı devam ederken Türkiye içerisinden yükselen sesler terörün ve teröristlerin kimler tarafından desteklendiğinin de en ciddi göstergesi oldu.
Bombalar Afrin’de teröristlerin başında patlarken HDP sözcüleri ve bazı mensupları rahatsızlandılar, dahası izanlarını ne kadar kaybettiklerini göstermek istercesine insanları sokağa davet etme gafletinde bulundular. Diğer taraftan ise Ayn el Arab dolayısıyla sahneye koydukları ve Yasin Börü gibi değerlerimizin vahşice katledilmesiyle neticelenen tiyatronun bir benzerini sahneye koymak için hazırlıklara başladılar.