Elmalılı M. Hamdi Yazır’ın Hak Dini Kur’an Dili isimli muhteşem eseri Cumhuriyet’in ilk yıllarında TBMM tarafından alınmış olan Kur’an’ın Türkçe meal ve tefsiri ile hutbelerin Türkçe okunması kararı muvacehesinde yazılmış bir tefsirdir ve bu özelliği dolayısıyla sadece bir Kur’an tefsiri değil, aynı zamanda bu dönemde din ve laiklik konusunda yaşanmış ibretlik bir tarihin de en canlı şahidi olarak okunabilir.
Bugünlerde CHP’nin bu muhteşem eser ve müellifinin büyüklüğünden kendine bir miras payı ummuş olması kuşkusuz ayrı ve daha derinlemesine mütalaaları hak ediyor. Ondan ne umduğu elbette onu nasıl yorumladığı ve nasıl bir tarihsel ve siyasal konuma oturttuğu ile ilgilidir. Oysa Elmalılı’nın tefsirinin Cumhuriyet döneminde ve TBMM kararı ile yazılmış olması onun hikayesinin sadece bir ayrıntısını oluşturuyor. Asıl büyük hikâye dinin kaynaklarının ve ibadetlerinin Türkçeleştirilmesi ve bunun da toplumun dinin etkisinden mutlak anlamda uzaklaşmaya götüreceği beklentisine dayalı bir din politikasıydı.
Hikâyenin anlamlı bir özeti de bu politikada niyet edilen şey ile ulaşılan sonuç arasında radikal anlamda bir farkın oluşmasında yatar. İbadetin Türkçeleştirilmesinin resmi gerekçesi açıkça ifade edilmiştir. Türk milletinin evlatları ibadetlerini anladıkları dille, kendi anadilleriyle yapacak, okudukları din kitaplarını da anlayarak okuyacaklar. “Bir memleket ki minarelerinden Türkçe ezan okunur” diye başlayan temenniler şimdi uygulanabileceği bir zemin, bu zemini zorla destekleyecek bir iktidar gücü bulmuştur. İnsanların ibadetlerini anladıkları dille yapmaları üzerine her zaman çok ikna edici argümanlar, gerekçeler ileri sürülebilir, söylemler işletilebilir, işletilmiştir.