HDP'yi bugünlerde tahlil etmek işlerin en zoru. Toplumda HDP
gibi bir partiye ihtiyaç olduğu açık. Güneydoğu'da, bilhassa Kürt
seçmen arasında bir karşılığı olduğunu, Kürtlerin belli kesimleri
arasında yükselen bir milliyetçiliğe hitap ediyor olduğunu ve bu
hitabın ciddi bir karşılık buluyor olduğunu kimse gözardı
edemez.
Ancak Kürt milliyetçilerinin bu beklentilerine karşılık vermenin
onu bir siyasal parti olarak bir noktadan sonra taşıyamadığını
gördüğünden Türkiyeli olmaya da açılmak durumunda kalıyor. Bu
açılımın vizyonu ve yol haritası büyük ölçüde İmralı tarafından
ortaya kondu, HDP bu açılımın bir sonucu olarak kurularak BDP'nin
yerini aldı. Bu açılım bir anlamda da Kürt milliyetçiliğinden
uzaklaşmayı, daha Türkiyeli, daha sol-sosyalist bir yapı olmayı
gerektiriyordu. Ama sol-sosyalist olmanın yeterince Türkiyeli
olmaya yetmeyeceği düşünüldüğünden biraz da dini boyut katalım
denildi. Ne de olsa Kürt halkı dindardır ve şimdiye kadar ikna
edilmemiş Kürtlerle ilgili en önemli sorunun PKK'nın ateist-sol
sosyalist kökeni olduğu teyit edildi. Ancak hem sola hem dindarlara
yöneliş HDP'deki ana eksen Kürt milliyetçiliğini rahatsız
ediyor.