Kurban bir imtihan olarak ilk insandan beri var olsa da bizim her yıl bayram olarak tekrar temsil etmeye çağrıldığımız olay özel olarak Hz. İbrahim’in büyük imtihanıdır. İbrahim’in “biricik” oğlunu, -çok ileri yaşlarına doğru, elden ayaktan düştüğünü hissettiği zamanlarda, o zamana dek kendisine verilmediği halde bu yaşında bir hediye olarak kendisine verilmiş olan biricik evladını- kurban etmesi istendiğinde, yaşamaya başladığı duygu fırtınalarının ortasına bir nebze katılmamız isteniyor her yıl.
İbrahim’in gerçekten neler yaşamış olduğunu bugün kim ne kadar anlayabilir? Biz onun kendi evladını kurban edebilecek bir seviyeye gelmişken, o seviyeye gelinceye kadar yaşadığı büyük acıları, sıkıntıları, buna mukabil onun sergilediği sabrı, metaneti, kendisine yaklaşıp vesveselerini fısıldamaya çalışan şeytanı her seferinde kovuşunu ne kadar anlayabiliriz?
İbrahim’in en çetin imtihanı yaşayarak rahmeti bol Allah’ın onun feda etmeye hazır olduğunu kanıtladığı evladının yerine bir fidye olarak verdiği koçu tekrar Allah’a yaklaşmak için kurban ediyoruz her yıl.
Onun verdiğini tekrar ona verdiğimizin farkına varmamız bekleniyor, farkında mıyız gerçekten? Dünyada çalışıp çabalayıp kazandığımızı zannettiğimiz şeylerin nihayetinde bize ait olmadığını tam olarak anladığımız an, son nefesimizi verdiğimiz an. O an her şeyin hakikatine de vardığımız andır. Dünyada bize ait olduğunu sandığımız hiçbir şeyin bize ait olmadığını, her şeyin bize O’nun tarafından, yine O’na iade edilmek üzere verilmiş olduğunu anladığımız an. O’na ait olanı kendimizin sanıp ihtiyaç sahiplerinden esirgediğimizde nasıl bir cehalete düçar olduğumuzu hayıflanarak fark ettiğimiz an.
Kurban tam da o an gelip çatmadan önce, gelip çattığında hiçbir pişmanlığın bir fayda vermediği o andan önce o hakikate bizi aşina kılma işlevini yerine getirir. Ölmeden önce ölme tecrübesi..
Hakikat şudur ki hepimiz Allah’tan geldik ve yine O’na döneceğiz. Bu dünyada biriktirdiğimiz farklar, kimlikler, maddi ve sosyal varlıkların hepsi, bize verilmiş olanlarıyla veya kendimiz kazandık zannettiklerimizle, hepsi de bidayetinde ve nihayetinde O’na aittir.