Sosyolojiyi bir toplum mühendisliği olarak düşünenlerin karşısına ilk çıkan gerçeklerden birisi toplumsal projelerin çoğunlukla hiç istenmeyen sonuçlarının çok daha belirleyici olabildiği gerçeğidir. Aslında bunu anlamak için “toplum mühendisliği” gibi metaforlara da ihtiyaç yoktur. Her türlü iktidar siyasetinin toplum gerçeğiyle böyle bir “hayal kırıklığı” yaratıcı karşılaşması da tarihsel âdettendir.
Topluma karşı o yüzden fazla kibirli olmamak, fazla büyük konuşmamak gerekiyor. Zihnimizdeki toplum tasavvurları ile toplum gerçekliği arasındaki mesafeleri tam da bu yüzden sık sık ölçmek, takip etmek gerekiyor.
Diyebiliriz ki, İlahiyat Fakültesinin 1949 yılında kuruluşuna esas teşkil eden niyet ve beklentiler ile sonradan bu kurumun aldığı hal de bu durumun mükemmel örneklerinden birini daha ortaya koymuştur. Her şeyden önce...