Bugün İnsan Hakları Günü ve bugün dünyanın insan hakları
açısından durum içler acısı. Bugün dünyanın farklı ülkelerinde,
farklı kuruluşlar, insan hakları kuruluşları, insan hakları
bakımından elbette kazanımlara da dikkat çekecek, insan hakları
açısından mevcut durumun, eksikliklerin bilançosunu da ortaya
koyacaktır.
Yanıbaşımızda Suriye'de beş yılı aşkın bir süredir devam eden
devlet terörünün üzerine işgalci devletlerin veya terör
örgütlerinin ürettiği vahşet, insanlık adına bütün kazanımları boşa
çıkarıyor. Suriye'nin olduğu bir dünyanın insan hakları karnesi
hiçbir bakımdan geçer not alamaz. 5 yılı aşkın bir süredir
devletin, müdahil ülkelerin ve terör örgütlerinin -ki her bir terör
örgütünün hamisi devletler vardır- işledikleri cinayetler,
katliamlar, işkenceler, insanlık onuru adına ortada güvenilecek
hiçbir dal bırakmamış durumda.
Bugünün İnsan Hakları olarak anılmasının sebebi bundan tam 68 yıl
önce, 10 Aralık'ta, BM'in İnsan Hakları Komisyonunun hazırladığı 30
maddelik Evrensel İnsan Hakları Bildirisinin Paris'te toplanan
Genel Kurul'da ilan edilmiş olması.
Bu bildiriye götüren düşünce bilindiği gibi, II. Dünya Savaşı
sonrası şartlarının neticesinde ortaya çıkıyor. Savaşa götüren
sebepler ve şartlar ışığında ve o şartlara karşı kalıcı bir tedbir
geliştirme düşüncesinden hareket ediyor. Savaş şartlarında yaşanan
ve insanlığı kendinden utandıran insan hakkı ihlalleri,
soykırımlar, işkenceler, ayırımcılıklar bir daha yaşanmasın diye
kazanan devletlerin önayak olduğu bu bildiride dile getirilen
düşüncelere bakıldığında itiraz edilecek, kulağa hoş gelmeyen
hiçbir şey yok.