Dün Irak'ta DAEŞ'in 5 intihar eylemcisiyle birlikte bir Şii
mescidine yaptığı saldırıda ilk haberlere göre, 50'nin üstünde kişi
ölmüş, 65 kişi de yaralanmış. Daha birkaç gün öncesinde Bağdat'ta
yapılan bir intihar saldırısında 160'ın üstünde insan ölmüştü. Kısa
bir süre önce İstanbul'da, Ramazan ayının başında yine İstanbul'da,
öncesinde Bursa'da, Ankara'da düzenlenen saldırılarda onlarca kişi
hayatını kaybetti.
Giderek intihar eylemciliği İslam dünyasının sıradan olaylarından
biri haline gelmiş bulunuyor. Bu intihar eylemlerini kimin yaptığı
bir noktadan sonra çok önemli olmuyor. Üstelik İslam dünyasında
yayılan bu eylem türü sınır tanımıyor, Avrupa'da ve ABD'de de
klonlanmış gibi tekrarlanıyor. Eylemin DAEŞ, PKK veya Şii
örgütlerce yapılıyor olmasının fazla bir anlamı kalmadı, bir
noktadan sonra, aynı eylem biçimi, aynı netice: İnsan hayatının
alabildiğine ucuzlaması.
Her seferinde tekrarlayan eylemler kendi aralarında adeta tek
seferde en fazla sayıda ölüm sayısı elde edebilme yarışı içindeler.
Diğer bir netice, tabii ki Müslüman dünyaya her seferinde sıçrayan
kan, ceset parçaları ve vahşet görüntüsü.