Önce şunu bilelim: yabancı düşmanlığının kendisi Türkiye’ye, Türk kültürüne, tarihine, inancına ve toplumsal dokusuna yabancı bir ideoloji. Bunun şahidi bu topraklardaki bin yıllık kültür ve medeniyettir. Her türlü hamasi ve tarih-kültür güzellemesinden uzak olarak, Türkiye’de bin yıl boyunca korunmuş olan toplumsal ve kültürel çeşitlilik bu topraklara en yabancı kavramın “yabancılık” olduğunu gösterir.
Türkler İslam’ı kabul ettikten sonra, tıpkı İslam’ı kabul eden Araplar gibi ona bir minnettarlık duygusuyla doldular ve bu duygu onları yücelttikçe yüceltti. Türkler i’layi kelimetullah yarışında yorgun düşmüş olan Arapların elinden bayrağı devraldıklarında Emevi ve Abbasi medeniyetlerinin bayrağı götürdükleri yerde sergiledikleri dinsel hoşgörüyü kurdukları şehirlerde sergilemeye devam ettiler.
Keramet ne Araplardandı ne de Türklerdendi. Keramet bizatihi İslam’ın kendisindendi. Allah’ın birbirine düşman olan insanlardan “kardeşler” edinmiş olması İslam’ın en devrimci yanı olarak zikredilse yeridir. Bütün iktidar stratejileri hedef aldıkları, tanımladıkları düşmanları yok etmek üzere çalışır. Varlıklarını...