Aralarında dünyanın her yanından ve her dinden insanın bulunduğu
Uluslararası İnsani Forum isimli bir oluşum dün düzenlediği basın
toplantısıyla İstanbul'u İnsanlığın başkenti olarak ilan etti.
İstanbul, tabii ki Türkiye'yi temsilen unvana layık görüldü. Forum,
İngiltere, ABD, Kanada, Avrupa ve Körfez ülkelerinden, Yeni Zelenda
ve Avusturalya'dan katılımcıların olduğu bir forum.
BM insani yardım endekslerine bakarak, belirlenmiş nesnel
kriterlere göre ülkelerin insani yardım ve siyaset alanındaki
faaliyetlerine bakarak tespit edilen kriterlere göre bir tür
“insaniyet ölçme ve derecelendirme kuruluşu” olarak faaliyet
gösteriyorlar. Bu objektif kriterlere göre Türkiye geçtiğimiz son
altı yıl içinde dünyanın en zengin ülkesi olmadığı halde, gayrı
safi milli hasılasına nispetle dünyada en fazla insani yardım yapan
ülke olarak tespit edilmiş.
3 milyon sayıyla dünyada en fazla mülteci barındıran ülkesi ama
bundan daha önemlisi bu mülteciler için açmış olduğu 25 kampta
sergilediği kalite ve genel olarak sergilediği insani tavır.
Kendilerini evlerinde hisseden mülteciler sadece devletten değil,
aynı zamanda halktan da bu misafirperverliği görüyorlar. Türkiye
halkı gelenleri mülteci değil, ya misafir veya muhacir olarak
görüyor ve onlara nispetle Ensar seviyesine yükselme ihtimalini bir
fırsat addediyor.
Türkiye bu mültecileri kabul ederken başka ülkelerin yaptığı gibi
asla seçici davranmıyor. Dine, dile, renge, eğitim seviyesi ve
mesleğe bakmadan sadece mazlum ve mağdur olma niteliğine bakıyor.
Ne yazık ki başka ülkeler bu süreçteki insani yükü paylaşmak
zorunda kaldıklarında bile bütün bu alanlarda seçici davranarak en
yetişmiş insan kaynağını alarak hem vicdanlarını rahatlatıyor hem
de bu konudaki sorumluluklarını geçiştirmiş oluyorlar.