7 Haziran seçim sonuçlarının halk tarafından siyasi partilere
koalisyon mesajı vermiş olduğu şeklinde yorumlanıyor. Bu yorum
halihazırda siyaset için genel geçerlilik kazanmış bir mesaj.
Ama işin aslında “koalisyon ister misiniz?" diye sorulduğunda büyük
ihtimalle aynı halkın çok daha net bir biçimde “hayır" cevabı
vereceğinden de kimsenin kuşkusu yok.
Yani seçim sonuçlarından çıkan tablo ile daha net bir
şekilde sorulduğunda halkın verebileceği cevap arasında açık bir
fark var.
Koalisyon hükümetlerinin Türkiye'nin geçmişinde nelere yol açmış
olduğu ve ülkeyi nasıl yönetilemez hale getirdiğine dair travma
etkisine sahip bir hafıza var. Buna mukabil ülkenin son derece kötü
bir koalisyonlar tecrübesinden sonra yaşadığı AK Parti'nin tek
başına hükümetleri döneminde yaşadığı istikrarlı büyüme, kalkınma
ve demokratikleşmeye dair de daha genel geçer bir değerlendirme
var.
AK Parti'nin oy kaybına rağmen aldığı yüzde 41'lik oy, halkın o
tecrübeyi toplamda takdir edişinin bir ifadesidir. Belki çok
değinildi ama tekrarlamakta fayda var. Bu oy 13 sene önce 3 kasım
2002 tarihinde bu partiyi tek başına ve 364 sandalye ile iktidara
getiren oydan yüzde 6.5 daha fazladır. Üç iktidar dönemine rağmen
oyların bu nispi istikrarı sürdürmüş olması bile AK Parti'nin tek
başına iktidarına açılan kredinin bir ifadesidir.